Karaman’ın tanınmış hukukçularından ve kamuoyundaki çıkışlarıyla dikkat çeken isimlerinden Av. Hüseyin Mutlu, Karaman ve Ermenek’te faaliyet gösteren çağrı merkezi lokasyonlarının kapanacak olmasına sosyal medya hesabından yaptığı açıklamayla sert tepki gösterdi.
Mutlu, yaptığı paylaşımda 31 Temmuz 2025 tarihi itibarıyla Karaman ve Ermenek’teki çağrı merkezi faaliyetlerinin “stratejik değerlendirmeler” gerekçesiyle sonlandırılacağını ve bu durumun çalışanlara resmi olarak bildirildiğini belirtti.
2014'te Büyük Umutlarla Açılmıştı
2014 yılında Türk Telekom iştiraki olan AssisTT tarafından Karaman'da kurulan çağrı merkezi, açıldığı dönemde yüzlerce kişiye istihdam sağlamıştı. 2023 yılında özelleştirme kapsamında başka bir özel girişim olan Artbil tarafından devralınan lokasyon, Karaman’ın hizmet sektöründe önemli bir istihdam kaynağı haline gelmişti. Ancak şimdi bu merkezin faaliyetlerine son veriliyor olması, bölgede derin bir hayal kırıklığına yol açtı.
“Karaman Çağrı Merkezi Başkenti Olmalıydı, Merkezler Elden Gidiyor”
Açıklamasında, Karaman’ın stratejik önemi olan bir bölge olduğunu vurgulayan Mutlu, özellikle doğal afet riski düşük olan Karaman’ın, çağrı merkezi gibi süreklilik gerektiren sektörler açısından kritik bir öneme sahip olduğunu dile getirdi.
“Karaman çağrı merkezi başkenti olması gerekirken; elimizdekilerin büyük şehirlere kaydırılması kabul edilemez,” diyen Mutlu, bu kararın yalnızca teknik değil, aynı zamanda siyasi ve yönetsel bir zafiyetin sonucu olduğunu belirtti.
“Zayıflık ve Baskıya Boyun Eğildi”
Mutlu açıklamasında şu ifadelere de yer verdi:
“Buna rağmen 'stratejik değerlendirmeler neticesinde' Karaman lokasyonlarının kapatılıp başka yerlere kaydırılması akıl tutulmasından öte değildir. Bu açıkça ifade etmek gerekirse, zayıflıktan ve diğer illerin baskınlığından kaynaklanmaktadır.”
Sessiz Kalınmamalı Çağrısı
Hüseyin Mutlu’nun bu çıkışı, başta çağrı merkezi çalışanları olmak üzere Karaman kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. İşsizliğin ve göçün önemli sorunlar arasında yer aldığı Karaman’da yüzlerce kişinin doğrudan ya da dolaylı olarak etkileneceği bu gelişmeye karşı siyasi ve bürokratik çevrelerin nasıl bir adım atacağı merak konusu oldu.