Resmî Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanan 10544 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile, “Hububat ve Bakliyat İthalatında Tarife Kontenjanı” kapsamında arpa ve mısırda her biri 1 milyon ton olmak üzere toplam 2 milyon tonluk yeni ithalat kotası tanımlandı. Bu kararla birlikte mısırda sadece 2025 yılı içinde dördüncü kez 1 milyon tonluk ithalat izni verilmiş oldu.
Bu karar, tam da hasat döneminde, tarlasında ter döken, biçerdöverin tozunu yutan üreticinin emeğini hiçe sayan bir adım olarak değerlendirildi.
Aylarca mazot, gübre, sulama ve elektrik maliyetleriyle mücadele eden çiftçi, şimdi bir de hükümetin yanlış zamanlı ithalat kararıyla karşı karşıya kaldı. Çiftçi biçerken, hükümet ithalat kararı biçti.
Hasat sürerken alınan bu karar, yerli üretimi desteklemek yerine ithalatı teşvik eden, üreticiyi cezalandıran bir politika olarak yorumlandı. Uzmanlara göre bu adım, yalnızca üreticinin değil, Türkiye’nin tarımsal bağımsızlığının da zedelenmesine neden olacak.
Geçtiğimiz yıl 4 milyon ton mısır ithalatıyla Cumhuriyet tarihinin rekoru kırılmıştı. 2025 yılında ise tablo daha da vahim hale geldi. Ocak-Mart döneminde 1 milyon ton, Mayıs ayında 1 milyon ton, yaz ortasında 1 milyon ton ve bugün açıklanan kararla dördüncü kez 1 milyon tonluk ithalat izni verilmiş oldu. Yalnızca 10 ayda 4 milyon tonluk mısır ithalatına izin verilmesi, Türkiye’nin artık mısırda kendi kendine yetemediğinin açık göstergesi olarak değerlendirildi.
Kuraklık, artan girdi maliyetleri, su sıkıntısı ve münavebeli üretim baskısı altında ezilen üretici, bu yıl zaten zor bir sezon geçiriyor. Tam da fiyatların oluştuğu hasat döneminde ithalat kararı almak, piyasayı baskılamak ve çiftçinin ürününü değersizleştirmek anlamına geliyor. Bu karar, “üretin” diyerek tarlaya yönlendirilen çiftçiye “artık senin ürününe gerek yok” mesajı olarak yorumlandı.
Uzmanlar, çiftçinin alın terini ithalatla değersizleştirmenin ülkeyi dışa bağımlı hale getireceğini belirtiyor. Plansız, günübirlik ve ithalata dayalı politikalar üretim çarkını kırarken, bu anlayışın devam etmesi halinde Türkiye’nin tarlasına değil, ithal gemilere bakan bir ülke haline geleceği ifade ediliyor.
Arz açığı bahane edilerek alınan bu kararın planlı üretimle çözülebileceğini vurgulayan üretici temsilcileri, ithalatın zorunlu olduğu durumlarda bile doğru zamanlama, doğru miktar ve yerli üretimi koruyacak dengeyle yapılması gerektiğini belirtiyor. Hasat döneminde kapıların ardına kadar açılması ise üreticinin elindeki ürünü değersizleştiriyor, gençleri kırsaldan uzaklaştırıyor ve tarımsal üretimi zayıflatıyor.
Üretici çevreleri, ülkenin gıda güvenliği, yerli üreticinin emeği ve geleceği için hükümete çağrıda bulunarak bu kararın geri çekilmesini istedi.
Türkiye’nin geleceği ithalat rakamlarında değil, tarlasındaki üreticide ve çiftçinin alın terinde yatıyor. Çiftçiyi korumayan bir ekonomi, gıda güvenliğini de koruyamaz.






