Buğday üretiminde önemli bir dönemeçteyiz. Özellikle Güney bölgelerimizde buğday hasadı başlamışken, bu yıl buğday alım fiyatı ve destek primleri üreticiler için kritik bir öneme sahip. Geçen yıl Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), buğday alım fiyatını kilo başına 8 lira 25 kuruş olarak açıklamış, kilo başına 1 liralık Bakanlık desteğiyle birlikte bu rakam 9 lira 25 kuruş olmuştu. Ancak, bu yıl maliyetlerdeki artışlar göz önüne alındığında, bu fiyatların üreticilerin beklentilerini karşılaması mümkün görünmüyor.

Buğday üreticilerinin maliyetleri geçen yıla göre oldukça yükseldi. Mazot, gübre, zirai ilaç ve işçilik gibi temel girdi maliyetlerinde yüzde 100'ün üzerinde artışlar yaşandı. Bu nedenle, TMO'nun bu yıl buğday alım fiyatını en az kilo başına 14 lira olarak açıklaması, üreticilerin maliyetlerini karşılamaları ve üretime devam etmeleri için büyük önem taşıyor. Bunun altındaki bir rakam, üreticilerimizin beklentilerini karşılamaz ve gelecek yıllarda toprağa küstürür.

Tarım, gıda güvencesinin temelidir. Gıda güvencemizi sağlamak için çiftçilerimizi desteklemek zorundayız. Çiftçilerin para kazanması, önümüzdeki yıl da üretime devam etmeleri için şart. Buğday üretim maliyetlerimiz fevkalade yüksek. Yapısal sorunların getirdiği maliyetler var ve bunlar sadece gübre, mazot, ilaçla sınırlı değil. Çiftçilerimizin, üreticilerimizin en büyük sorunu girdi maliyetleridir ve bu maliyetler geçen yıla oranla çok büyük artış göstermiştir.

Geçen yıl açıklanan buğday alım fiyatı, çiftçilerin maliyetlerini karşılamaktan uzaktı. Bu yıl, Rusya-Ukrayna savaşı ve kuraklık gibi küresel faktörler de dikkate alındığında, buğday dünya için stratejik bir ürün haline geldi. Bu bağlamda, hükümetimizin 2024 yılı TMO Buğday alım fiyatlarını ton başına destekle birlikte en az 14 bin TL olarak açıklaması, hem üreticilerin maliyetlerini karşılaması hem de üretimin sürdürülebilirliği açısından isabetli bir karar olacaktır.

Sonuç olarak, dünyada ve ülkemizde buğday üretiminin önemi her geçen gün artıyor. Üretim alanlarındaki daralmanın önlenmesi için yaşanan kuraklık dikkate alınarak gerekli tedbirler alınmalıdır. İthalata değil, üretime dayalı bir politika izleyerek kendi ihtiyacımız olan buğdayı üretmemiz gerekiyor. Bu süreçte, çiftçilerimizin desteklenmesi ve girdi maliyetlerinin düşürülmesi, tarımsal üretimin sürdürülebilirliği için hayati önem taşımaktadır.

Editör: Özgür CAN