Anadolu birçok bitki türlerinde olduğu gibi, sumak bitkisinin de anavatanı konumunda yeralmaktadır. Sumak bitkisi, coğrafi olarak; Akdeniz çevresi ülkelerinde, doğuda; Afganistan ve İran’da, Avrupa’da; Yunanistan, Bulgaristan, İtalya ve Fransa’ya kadar olan bölgelerde doğal yetişme alanı bulmaktadır.
Anacardiaceae familyasının genel özellikleri incelendiğinde, tropik ve ılıman bölgelerde kendine doğal yayılış alanı bulan, kabuklarında reçine bulunduran çalı veya ağaççık formunda bitkiler olduğu görülmektedir. Yaprakları sarmal veya karşı dizilişli, basit parçalı parçacıklardan oluşur. Bitkinin çiçekleri salkım şeklinde olup, çiçekler aktinomorf, erdişi veya bir cinslidir . 
Kışın yaprağını döken, 2-3 m boylarında, nadiren 5 m’den fazla boylanan, genellikle çok dallı çalı ya da ağaçlardır.
Bitki güçlü rüzgârlara dayanıklıdır. Güneşe seven, kuraklığa toleranslı bir bitkidir. Gölgede yetişmez. Sumak bitkisi 600 - 1900 m yükseltide kuru, taşlı ve kayalık yerlerde, çalılıklarda, yol kenarlarındaki yamaçlarda ve ormanlık yerlerde yetişebilmektedir. Sumak bitkisi hafif kumlu, orta tınlı, ağır killi ve drenajı iyi olan toprakları tercih eder. Besin maddesinden yoksun topraklarda büyüyebilir. 
Sumak bitkisi tohumla çoğaltılır. Tohumlar beşli çizgi ekim yöntemiyle ve metrekareye 5-10 gr. tohum gelecek şekilde ekilir. Tohumların çimlenme oranı %75-88 arasındadır ve metrekareden 100 adet fidan elde edilir. Ekim öncesi tohumlar yaklaşık 5 dakika kaynar suya batırılır, 10-20 gün ılık suda bekletilir ve ardından doğal koşullarda katlamaya alınır. Bahar aylarında tohumlar kontrol edilir ve çimlenmeler başlamışsa ekim yapılır. Tohumların bin dane ağırlığı 12-17 gramdır. Ekim derinliği 10-15 mm. olmalıdır. Elde edilen sumak fidanları daha çok tüplü olarak üretilir ve 1 ya da 2 yaşlı olarak ağaçlandırma sahalarına dikilir. 
Sürgünleri kırmızı renkli, yoğun kadifemsi tüylüdür. Sürgünlere çok sıralı sarmal dizilmiş yapraklar tek tüysü, 11-31 yaprakçıktan oluşur. Yaprakçıklar dikdörtgen- mızrak biçiminde, koyu yeşil renkli, sivri uçlu, testere dişli, alt yüzü mavi-yeşil renkli gençlikte tüylüdür. Sonbaharda yapraklar kırmızı-portakal rengi olur. Dişi ve erkek çiçekler genellikle ayrı ağaçlarda yer alır.
Erkek çiçekler sarı-yeşil renktedir. Dişi çiçekler rengi kırmızı renge sahiptir. Haziran-temmuz aylarında açan çiçekler yeşil-sarı renkli, tüylü, 15–20 cm uzunluğundaki dik duran salkımlarda yer alır.
Çiçek ve tohumları eylül ayından kasım ayına kadar olgunlaşırlar. Terminal salkımlarda yer alan meyve kırmızı renkli, yoğun tüylüdür. Sumak bitkisinin meyvesi küre biçiminde, kırmızımsı, ekşi lezzette olur.
Sumak bitkisinin yaprakları ve meyveleri, içerdikleri önemli bazı maddeler sebebiyle uzun yıllardır ilaç hammaddesi olarak kullanılmaktadır. Yapraklar Dioscorides ve İbni Sina tarafından hemoroitte, ağız yaralarında, ishalde, göz hastalıklarında, el ve ayak çatlaklarının tedavisi için önerilmiştir. Bu bitki türünün yaprakları ve meyveleri Anadolu’da ağızdaki yaralara ve şeker hastalığına karşı halk arasında yaygın bir şekilde ilaç olarak kullanılmaktadır. Ayrıca sumağın yaprakları, genç sap ve kabukları yüksek oranda (yaprakta %22) tanen içermektedir. Tanenden dolayı bu kısımlar dericilikte deri tavlamada ve yünlü kumaşların boyanmasında kullanılmaktadır. Ayrıca yaprakları deri, ipek ve yün boyamada ve deri tabaklamada kullanılmaktadır. 
Sumak ülkemizde tıbbi ve baharat olarak yaygın bir şekilde kullanılan önemli bitki türlerinden biri olarak bilinmesine rağmen, gerek yetiştiricilik açısından gerekse üzerinde yapılan ıslah çalışmaları oldukça sınırlı sayıda kalmıştır. Günümüzde sumağın insan sağlığına olan  katkılarının bilinmesi, sumak tüketimine olan ilgiyi her geçen gün daha da artırmakta ve buda sumak üretimini tetiklemektedir. 
Sumağın Faydaları Nelerdir?
Sumak faydaları saymakla bitmeyen oldukça değerli bir bitkidir. Bunun en önemli nedenlerinden bir tanesi çok güçlü bir antioksidan özellik göstermesidir. İkinci bir olumlu yönü ise vitamin ve mineral içeriğinin yüksek olmasıdır. İşte sumağın insan sağlığı üzerindeki faydaları:
Önemli Bir Antioksidandır
Sumak, antioksidan özellikleriyle yıllardır bilinen ve yaygın olarak kullanılan birçok baharat türünden çok daha güçlü bir antioksidandır. Bu sayede vücutta dolaşan serbest radikalleri indirger ve oksidatif stres düzeyini düşürür. Yol açtığı bu olumlu etki sayesinde hücrelerin kanserleşmesini önleyerek tüm kanser türlerine karşı koruyucu etki sağlar. Ayrıca antioksidan etkisi sayesinde kalp ve damar hastalıkları başta olmak üzere birçok kronik hastalık türüne yakalanma olasılığını da önemli ölçüde düşürür.

Antiinflamatuar Özelliğe Sahiptir
Antiinflamatuar özelliğe sahip olan sumak, grip ve soğuk algınlıkları başta olmak üzere vücutta görülebilen enfeksiyon hastalıklarıyla savaşma gücünü arttırır. Ateşin düşürülmesine yardımcı olur ve enfeksiyon hastalıklarının daha hafif şekilde atlatılmasını sağlar. Bağışıklık sistemini güçlendiren C vitamininin sumakta bol miktarda bulunması da bu mücadeleyi destekler. Aynı zamanda sumak, çeşitli hastalıklar nedeniyle oluşan ağrıların azaltılmasında da oldukça etkilidir.

Kan Şekerini Düzenler
Yapılan bazı bilimsel araştırmalar, düzenli sumak tüketiminin kronik hastalıkların birçoğuna karşı koruma sağladığı veya tedaviyi desteklediğiini göstermektedir. Bunlardan bir tanesi de diyabet (şeker) hastalığıdır. Bilimsel araştırmalara bakıldığında sumağın kan şekeri regülasyonunun sağlanmasına yardımcı olduğu, ayrıca kan kolesterol düzeylerinin düşürülmesine destek olarak tip 2 diyabet hastalığının yol açtığı sorunların azaltılmasını desteklediği görülmektedir. Tip 2 diyabet hastalarında görülen birçok komplikasyon, kan şekeri seviyesinin uzun süre boyunca yüksek seyretmesine bağlı olarak gelişir. Dolayısıyla mevcut tedaviye ek olarak sumak tüketiminin kan şekerini düzenleyici etkisi ile tüm bu komplikasyonları en aza indirebilmek mümkün hale gelir.
Enfeksiyonlara Karşı Korur
Sumağın antifungal ve antibakteriyel etki göstererek enfeksiyon hastalıklarının giderilmesine katkı sağladığı bilimsel çalışmalarla desteklenmiştir. Yaygın görülen enfeksiyon hastalıklarına yol açan Salmonella Typhimurium ve Aspergillus Flavus gibi mikroorganizmaların yol açtığı enfeksiyonların hafifletilmesine ve bu enfeksiyonlar nedeniyle oluşan komplikasyonların giderilmesine yardımcı olduğu bilinmektedir. Buna ek olarak solunum yollarında, özellikle de boğaz bölgesinde oluşan enfeksiyon hastalıklarında sumağın çay şeklinde tüketimi de hastalığın yol açtığı boğaz ağrısı, öksürük gibi olumsuzlukları önlemeye yardımcıdır.
Diüretik Etkiye Sahiptir
Sumak güçlü bir diüretiktir. Bunun anlamı vücutta idrar söktürücü etki göstermesidir. Yol açtığı bu etki sayesinde sumak, idrar yolu enfeksiyonlarından korunmaya yardımcı olurken yüksek tansiyonun düşürülmesini sağlar. Aynı zamanda vücutta biriken toksik maddelerin atılımını destekleyen sumak, bu faydalarından yararlanılmak adına düzenli olarak tüketilmelidir.
Koroner Arter Hastalıklarına Karşı Korur
Yüksek kolesterol ve trigliserid seviyeleri, kolestorolün damar duvarlarında birikerek aterom plakları oluşturmasına neden olur. Bu durum koroner arter hastalıklarına ve uzun vadede kalp krizine yol açan en önemli nedenlerden bir tanesidir. Sumak, kandaki kolesterol ve trigliserid düzeylerini azaltmaya destek olarak koroner arter hastalıklarından korunmaya yardımcı olur. Aynı zamanda damar sağlığını olumlu etkilemesi ve kan dolaşımını düzenlemesi gibi nedenlerle de kardiyovasküler hastalıklardan korunmada oldukça etkilidir.
Kadın Sağlığı Açısından Önemlidir
Yapılan bilimsel çalışmalara bakıldığında sumak tüketiminin kadınlarda adet sancılarını azalttığı görülmüştür. Özellikle dismenore olarak adlandırılan soruna sahip ve ağrılı adet gören kadınlarda sumak tüketiminin bu olumsuzlukları gidermeye yardımcı olduğu bilinmektedir. Bu sorunu yaşayan kadınlar adet dönemlerinde sumağı bir baharat şeklinde yemeklerle birlikte, yoğurtla karıştırarak veya sumak çayı şeklinde hazırlayarak tüketmeyi tercih edebilirler. Ek olarak emziren annelerde sumak tüketiminin anne sütünü arttırıcı etki gösterdiği de bilinmektedir. Fakat her ihtimale karşın emziren annelerin sumak tüketimi konusunda hekimlerine danışmalarında fayda vardır. 

Editör: TE Bilişim