Prof. Dr. Necmettin Erbakan vefatının 7. seneyi devriyesi münasebetiyle bir konferans ile anıldı.
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcıları, Konya eski Milletvekili Lütfü Yalman ve Van eski Belediye Başkanı ve Van eski Milletvekili Fethullah Erbaş konferansta Erbakan Hocayı anlattılar.
Saadet Partisi İl teşkilatı tarafından yapılan konferansa Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun söylemleri, duruşu, dirayet ve ferasetinin Erbakan’ı hatırlattığını belirten vatandaşlar konferansa yoğun ilgi gösterdi. Erbakan hocanın milletin ortak hafızasında milli ve yerli, vatanını ve milletini seven bu uğurda bedeller ödeyen bir lider olarak hatırlandığı bir kez daha gözlemlendi. Hangi parti ve görüşten olursa olsun Erbakan Hocayı seven insanlar konferansa dinleyici olarak katıldı.
Katılımcılara selamlama ve açılış konuşması yaparak bu yoğun ilgiden dolayı teşekkür eden İl başkanı Şaban Şahin; “Bir yüce dağdan uzaklaştıkça, onun büyüklüğünü nasıl daha iyi kavrar ve anlarsak, Erbakan Hoca'nın da vefatının üzerinden geçen her yıl Onun ne denli büyük bir lider ve şahsiyet olduğunu daha iyi anlıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Necmettin Erbakan’ın yakın çalışma arkadaşlarından Lütfü Yalman ise Hocanın şimdiye değin hiç bilinmeyen yönlerini dinleyicilerle paylaştı. 
Erbakan Hocanın, anne tarafından dedesinin Şeyh Şamil olduğunu İfade eden Yalman; “ Hoca belki de mücadeleci, mücahit yönünü buradan aldı.” dedi. 
Yalman; “Milli Görüş hareketinin öylesine kendiliğinden neşvünema bulan bir hareket değildir.” diyerek, zamanın manevi büyük şahsiyetleri Mahmut Sami Ramazanoğlu (k.s.) ve Mehmet Zahit Kotku (k.s) hazretlerinin nezaretlerinde ve şahitliğinde zamanın büyük âlimlerinin de katıldığı bir toplantıda kendisine bu kutlu görevin tevdi edildiğinin altını çizdi. Manevi bir işaret olarak, bu hareket bilinçli bir şekilde Konya’dan başlatıldı ifadelerini kullandı.
Lütfü Yalman; Erbakan Hocanın, ümmetin birliği ve dirliği için adeta çırpındığını nerede bir kan ve gözyaşı varsa Hocanın oraya koştuğunu oradaki yangını söndürmeye çalıştığını ifade etti. Afganistan Rus savaşında Afgan cihadının başarıya ulaşmasında Hocanın iktidarda olmamasına rağmen nasıl etkin rol oynadığını anlattı. Lütfi Yalman; ''Ben Afganistan Cumhurbaşkanı Rabbani’den bizzat duydum. Rabbani bize, ‘Siz Erbakan Hocanın ne kadar büyük bir lider olduğunu bilmiyorsunuz, Afgan-Rus savaşının mücahitlerin lehine sonuçlanmasında en büyük pay Erbakan Hoca'nındır.’ dedi. Erbakan, her zaman Müslümanın yanında olmuştur.” dedi.
2009 yılında İsrail Yönetiminin, Filistin halkına karşı fosfor bombası kullandığını hatırlatan Lütfi Yalman, “Bu bombalar BM tarafından yasaklanmış olmasına rağmen İsrail hükümeti bir zulüm gerçekleştirerek Filistin halkına bu bombaları kullandı. Bu durum karşısında Erbakan Hoca, müteessir oldu, çok acı çekti ve ne yapabiliriz diye adeta çırpındı ve çare olarak Rus lider Putin’e aracı gönderdi ve bu zulmü önledi. Hoca bir işadamı kanalıyla Putin’in danışmanlığını yapan Kafkas-Türk kökenli bir general vasıtasıyla Putin’e ulaştı. Putin, hocadan gelen selamı almış ‘Erbakan Hoca İslam dünyasının lideridir diyerek’ onun talebini yerine getireceğini ifade etmiş adı geçen generale özel uçak tahsis etmiş. General Tel-aviv havaalanında Netenyahu’yu ayağına çağırtarak 15 dakika içerisinde bu zulmü bitireceksiniz diye Netenyahu’ya çıkışmış ve bu zulüm bitirilmiştir. Erbakan hoca bu netice üzerine çocuklar gibi sevindi Hocayı hiç böyle görmemiştim Müslümanlar bir zulümden kurtulduklarında hoca çok mutlu olurdu.” diye sözlerine ekledi.
Konuklardan Fethullah Erbaş ise Erbakan ile ilk karşılaşmalarını ve nasıl Milli Görüşçü olduğunu anlattıktan sonra, Talabani ve Şeyh Osman arasında Kuzey Irakta çıkan kardeş kavgasını hocanın görevlendirmesi ile nasıl kan dökülmeden önlendiğini anlattı. “Hocanın selamı, Allah’ın yardımı tüm kapalı kapıları bir bir açtı ve barış gerçekleşti.” dedi.
Mısır’da Hüsnü Mübarek’in idamla yargılattığı Müslüman kardeşleri Erbakan’ın ipten nasıl aldığını da anlatan Fethullah Erbaş; “Bir gün Hoca hukukçu Milletvekillerini çağırdı. Bize Mısır’da İhvan-ı Müslimin üyelerinin idamla yargılandığını ve son duruşmanın yapılacağını anlattı ve Mısır’a gitmemizi oraya varınca önce basın toplantısı yapmamızı, Mısır’a geliş sebebimizi anlatmamızı ve sonra onları savunmamızı emretti. Biz hemen havaalanına gittik. Hoca özel uçak hazırlatmış. Mısır’a vardık. Arapça bilmiyoruz. Tercümana basın toplantısı istediğimizi söyledik. Ancak basının gelmeyeceğini öğrenince hazırlamış olduğumuz basın metnini orada bağıra bağıra okuduk. Bizi bir otele götürdüler ve duruşma zamanına kadar burnumuzu dahi göstermemizi tembih ettiler. Duruşma günü askeri bir bölgeye götürdüler. İhvanla orada karşılaştık. Onlara ‘Bizi, sizi savunmak üzere Erbakan gönderdi.’ dediğimizde hepsi birlikte ağlamaya başladılar. ‘Liderimiz bizim uğradığımız zulmü görmüş artık bizi idam etselerde bize gam yok.’ diyorlardı. Bizim Türk hukuk sistemi ile Onların hukuk sistemi çok farklı, usuller ve yöntemler farklı. Mısır’a kayıtlı avukat olmadığımızdan bizi duruşmaya almadılar benim yanımda uluslararası AF örgütüne üye olduğumu belgeleyen bir kartım vardı. Bunun sayesinde gözlemci olarak duruşmaya almaya mecbur kaldılar. Mahkemeye ara verildiğinde adeta cıngar çıkardık. Suç olarak bir binaya girişleri gösteriliyordu. Dedik ki ‘Bu binanın üzerine buraya giren idam edilir.’ diye bir yazı astınız mı? Bu yargılama hukuksuzdur. Bunu düzeltmezseniz bütün AF örgütü buraya getirir ve sizi Dünya’ya rezil ederiz.’  bu mücadelemiz yankı buldu ve duruşma ertelendi. Mahkeme heyeti konuyu Mübarek’e götürmüş. Ertesi gün görüşmek üzere bizi çağırdılar. Kendilerine taleplerimizi ilettik. Bize ‘Taleplerinizi dikkate alıyoruz son duruşmada buna uygun karar vereceğiz.’ dediler. Mahkemeyi takip ettiğimizi bildirdikten sonra Türkiye’ye döndük ve vaziyeti Erbakan hocamıza anlattık. Son duruşmada mahkûmlar 3 yıldır hapis yatmış olduğundan dolayı tahliye edildi. Erbakan hoca çok sevinmişti.” ifadelerini kullandı.
Konferansın sonunda Merhum Erbakan için ve Tüm Şehitlerimiz için okunan hatmi şerifin duası yapılarak program son buldu. Program geç saatlere kadar sürmüş olmasına rağmen dinleyicilerin programın son anına kadar ilgiyle takip etmeleri dikkatlerden kaçmadı. Dinleyiciler anlatılanlar karşısında zaman zaman duygu yoğunluğu yaşadı.
 

Editör: TE Bilişim