Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi ile Karaman Belediyesi iş birliğinde düzenlenen Yunus Emre'ye Mektup konulu yarışmada gençlerin Türkçeyi etkili biçimde konuşma ve yazma becerilerini geliştirmenin yanı sıra Yunus Emre'yi daha yakından tanımaları amaçlanmıştır. Türkiye genelindeki okullar arasında düzenlenen yarışmada "Gönüllerin Mimarı Yunus Emre'ye" isimli mektubu ile dereceye girerek Türkiye İkincisi olan 12 Görsel sınıfı öğrencilerimizden Ceren ALAGÖZ'ü ve emeği geçen okulumuz Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Fatma GÜREL'i tebrik ediyoruz.
Güzel Sanatlar Ailesi olarak sadece Görsel Sanatlar ve Müzik alanında değil Edebiyat alanında da başarılı olduğumuzun göstergesi olan bu derece ile gurur duyuyoruz.

Lotus Çiçeği
Gönüllerin Mimarı Yunus Emre’ye
İnsana değer veren insanın altın özüne selamlar olsun! Sen dağların tepesinde süzülen uçsuz bucaksız bulutlara dahi sevgiyi hissettirecek kadar nazik bir yüreksin. Dilim tutuluyorsa kafam karışıyorsa affola, böylesine mahcup bir sevginin Rabb’e olan sadakati karşısında kendimi sorguluyorum. Yeteri kadar güvenim var mı kendime Yaradan’a karşı, hoş tutabiliyor muyum gönlünü yaratılanın, sen gibi olmaya çalışabilir miyim? Ağaçtaki arı kovanını altın bir saraya tercih edebilir miyim yani? 
Hoşgör böyle söylenmelerimi, birbirine küs olan renkleri bir tabloda toplamakla uğraşıyorum halen. Aslında böyle olmaması gerekir, birinden birine atlayıp duran çekirge sürüsü gibi insanlık. Ne yapacağımı bilemiyorum. Bu yüzden nefsimle kavgamı susturamadığım saatlerde ele geçiriyor beni bu pervasız şaşkınlık. Sahi, düşününce ne kadar özelsin sen, camdan yapılmış kalpleri bu denli el üstünde tutup korumak ne güzel hoşgörü. Yaratılanı sevdin Yaradan’ dan ötürü. Rabb’in yarattığı her bir varlık ve nesnenin insana adanmışlığına karşın o büyük saygını nefes aldığın her saniye kalbinde tutmak nasıl bir his? Yüreğinde yanıp tutuşan aşkını, yaşama ve Yaradan’a olan minnettarlığını tasvir ettiğin satırları okudukça gözlerim doluyor ey sevgili. Ne desem de nasıl anlatsam şu yüreğimde sıkışıp kalanları! Ne söylesem az, ne söylesem anlamsız kalacak;  ruhunu Yaradan’a olan aşkıyla besleyen, nefsini sevgiyle terbiye eden kalbine ne desem kendimi anlatabilirim ki! Bilemiyorum… Şu hayatta sevgisizlik, huzursuzluk ve pişmanlık denilen illetlerin mümin kardeşinin elini tutmaya engel olması ne acı, ne kadar rahatsız verici bir his. Ona rağmen engel olamıyoruz anlamsız gururumuzu kenara çekip samimi bir gülüş sunmaya. Halbuki bu kadar zor mudur, yağmurlu bir günde Müslüman kardeşini de şemsiyenin altına almak? Bir kalbi kırıp dökmeyi, insanı incitip gözyaşlarını izlemeyi süreklilik haline getirmek oldukça tehlikeli bir hastalık. Topraktaki tohumu yeşerten, göğe rengini verip ruhunu üfüren Allah’ın yarattıklarına olan bu katılığımızı nasıl çözeriz? Nasıl baş ederiz, kalbi siyaha boyalı zihniyetlerle. Ah sevgili Yunus’um, en sevgili Yunus’um! Ne olacak bizim bu halimiz?
Beyaz paçalı güvercinlerin oynaştığı meydanlarda gördüğümüz o mutlu simalar huzurun her zerresi, bana seni hatırlatıyor. Hücrelerini özenle işlemiş Rabb’ini aradın hep, onu benimsedin onu sevdin. Yıllarca düşündün, peşini kovalayıp kendini sorguladın! Bu taş, bu toprak, bu insanlar; her şey nasıl bu denli güzel? Nasıl bu denli kusursuzca dizilmiş sıraya! Beni ne çok seviyor Yaradan! Sevmek sevilmek, gönül yapmak ne de güzel. İnan bana güzel yüreklim, o kelimelere sığdırdığın evreni tekrar tekrar izliyorum. Satırlarda çiçek açmış öz ve yoğun aşkın, hayata olan bakış açının tüm insanlığa sunulması kadar büyük bir avantaj olamaz. Senin gözünden görmeye çalışmak, senin gibi hissetmeye çalışmak hem çok zor hemde çok kolay. Dünyanın aldatmalarından sıyrılıp hak yolunda yürümeyi, Rabb’ine koşulsuz tevekkül etmek ve sevgiyi kalbinin en derinlerinde hissetmek, böbürlenmeyip kapandığın secdenden kalkınca kalp kırmayıp affetmek kadar güzeli var mıdır? İşte bu hayatta en güzel örneksin sen sevgili. Kelimelerinle büyülediğin bu cılız ve öğrenmeye aç kalbimi affeyle; daha öğreniyorum, öğreneceğim de. Kullandığın kelimeleri Türkçe ile öyle bir yoğurdun ki büyülenmemek elde değildi zaten! Sahi düşünüyorum da gönlünden geçen samimi duyguları emsalsiz dilimiz Türkçe ile anlatışın sana ayrı bir samimiyet kattı. Senden öğrenmemiz gereken bir şey daha var ki o da Türkçemizi senin gibi doğru ve güzel kullanmak, dilimizin derinliğini kavrayabilmek.
Nefes aldığım her saniye esinlendiğim sonsuzluğum oldun, sadece benim değil bütün insanların sonsuzluğu oldun. Yalnızca sana söz veriyorum; gönül terazisinde tuğlaları eşit tutacağıma, kırık kalpleri onaracağıma, hakikati her şeyden önde tutacağıma… Mutluluğu öğreneceğim ve insanlara öğreteceğim. 
Son olarak ey sevgili sen iyiki varsın, iyiki vardın. İyi ki bu yalan dünyadan sencileyin bir garip Yunus geçti.
 

Editör: TE Bilişim