Eğitim İş Karaman Şube Başkanı Hamza Şanlıtürk, yaptığı açıklamada, şunları söyledi:
"sesimizi giderek yükselteceğiz: barınamıyoruz, geçinemiyoruz, yaşayamıyoruz.
Bugün eğitim emekçilerinin terk edildiği sefaleti anlatmak, emekçilerin nasıl nefes alamaz hale getirildiğini göstermek için bir aradayız.
Sadece öğretmenler gününde, öğretmeni övenlerin senenin diğer günlerinde, öğretmeni nasıl zor koşullarda çalıştırdıklarını, nasıl insani olmayan ücretleri onlara reva gördüklerini anlatmak için buradayız.
Alt üst olmuş ülke ekonomisine rağmen, tozpembe tablo çizmeye çalışanlara karşı "Barınamıyoruz, Geçinemiyoruz, Yaşayamıyoruz" demek için buradayız.
Bilindiği üzere; TÜİK'in yalancı enflasyon rakamları, sarı sendikaların iktidarı memnun etmeye endeksli tavrı ve iktidarın emek düşmanı bakış açısıyla şekillenen 7.Dönem Toplu Sözleşme tiyatrosunda, perde yine yoksullukla kapanmıştır.
Belirlenen zam teklifi, hem bugünün gerçek enflasyon rakamlarının, hem de Merkez Bankası'nın önümüzdeki yıl için açıkladığı ve yine kim bilir kaç kez revize ederek yukarıya çekeceği iyimser enflasyon rakamlarının dahi altında kalmıştır.
Onca büyük laf, onca vaat, onca beklentinin ardından bu sürecin sonunda yine hükümetin utanç verici zam teklifinin kabul edilmesi, ortada alın terimiz için bir görüşme değil bir dayatma olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Daha önceki TİS süreçlerinden miras kalan birçok kazanım, yeniym gibi makyajlanıp önümüze konmuştur.
Bir kez daha ne öğrendik:
Emeğin onurunu iktidarın bir aferinine satan sarı sendikalar, emekçinin hakkını savunmaz.
Gerçekleri çarpıtma enstitüsü gibi çalışan TÜİK'in ve hükümetin noteri gibi çalışan Kamu Hakem Heyeti'nin yapısındaki çarpıklık söz konusuyken, hileli maçta adil sonuç olmaz.
Memur ve memur emeklisi için açlık sınırına düşmek anlamına gelen, kamuda işçi-memur arasındaki ücret makasını ters orantıya sokan, seçimden seçime hatırlanan ve vadedilen haklarımızı görmezden gelen bu sonuç tüm kamu emekçileri gibi, geleceğin mimarı olan eğitim emekçileri açısından da bir utanç tablosudur?'    >'
Şimdi bizden susmamızı bekliyorlar!
Bizim insani koşullarda çalışma hakkımızı çaldılar,
Bizim evimize göğsümüzü kabartarak, sınıflarımıza sadece derslerimizi düşünerek girme hakkımızı çaldılar.    1
Bizim yaşanabilir emeklilik hayalimizi çaldılar. Bizim ay sonunu bekleme halimizi, bitmeyen bir karakışa çevirdiler.    ,
Bizim öğrencilerimize layık, bilimsel eğitim verme hakkımızı çaldılar.
Kendi yarattığı ve 20 yıldır uyguladığı torpil mekanizması olan mülakatı, kaldırmayı seçim vaadi haline getirerek tarihe geçmişlerdi, şimdi bu sözlerini de tutmayacaklarını ilan ettiler. Eğitimden liyakati, gencecik insanlardan hak ettikleri kadroları çaldılar. 
Ve şimdi bizim susmamızı bekliyorlar.
Susmadık', susmuyoruz, susmayacağız! "Barınamıyoruz, Geçinemiyoruz, Yaşayamıyoruz"
Kadrolaşma, mobbing, haksız soruşturmalar eğitimde kol gezmekte, birçok mesleki hakkımız da sistemsel olarak gasp edilmektedir. Bıçak kemiğe dayanmakla kalmamış, kesmeye başlamıştır!
Bugün bunun kanıtı olan utanç karneleriyle, maaş bordrolarımızla karşınızdayız! Başöğretmenin gelecek nesilleri emanet edecek kadar güvendiği eğitim neferlerine reva görülen sefalet budur Eğitimi önem sırasında sonlara iten çağdışı yönetim anlayışının yol açtığı rezil tablo budur
Ülkenin her alanını sarmalayan gerici, antidemokratik tavır, eğitimi de sarmalamıştır. Mesleki itibarımız, demokratik hak ve taleplerimiz, çocuklarımızın laik, bilimsel, demokratik, parasız ve eşit eğitim hakkı için mücadelemiz ve sesimizi büyütüyoruz.
Mesleğimizin onuruna ve geleceğimiz olan çocuklarımızın eğitim hakkına sahip çıkıyoruz. Dernek ve vakıf maskesi takan gerici yapılarla imzalanan protokoller; eğitim bilimine, pedagojiye, laik ve bilimsel eğitime taban tabana zıt, eğitim ve öğretim birliğine ve yasalarımıza açıkça aykırı olan ÇEDES ve benzeri, projelere karşı "çocukları korumak vatanı korumaktır" şiarıyla hareket etmeye devam edeceğiz. Eğitime ve çocuklarımıza sahip çıkacağız.
Tüm Türkiye'de olduğu gibi adeta bir kangren haline gelen promosyon anlaşmalarının revize edilmemesini buradan şiddetle kınıyoruz. Hızla artan enflasyon karşısında çok komik bir rakam haline gelen promosyonların güncellenmesi için şimdiye kadar elimizden gelen bütün çabayı gösterdik, fakat sorunları çözmek için yetki alan sendika bu süreçte sorunu çözememiş, sorunu çözmek için atılan adımları baltalamış, ortaya konulan eylemlere katılmadığı gibi bu konuda yapılan eylemleri doğru bulmadığını söyleyecek kadar tarafgir davranmış ve bu haliyle adeta sorunun kaynağı olmuştur. Şimdi yetkili sendikaya buradan sormak istiyoruz. Bu sorunu çözmekten niçin çekiniyorsunuz, sizi bu konudan bu kadar uzak tutân nedir? Kimden ya da nelerden çekiniyorsunuz? Ya bu sorunu çözün, yetkinizin gereğini yapın ya da yoldan çekilin. Biz eğitim iş olarak bu işin peşini sonuna kadar bırakmayacağız, Çünkü bu konuda gösterdiğiniz tavır bize pek normal gelmiyor. İl Milli Eğitim Müdürlüğünü vb. Yetkili Sendikayı görevlerinin gereğini yapmaya çağırıyoruz.
Eğitim-iş olarak altını çiziyoruz: Buna boyun eğmeyeceğiz! insani çalışma şartları ve insani ücretlere kavuşana kadar eylemlilik sürecimizi giderek artıracağız. 4 Kasım'da Konya ve Kocaeli, 11 Kasım'da Ordu ve Aydın, 18 Kasımda Tekirdağ ve Van merkezli bölge eylemleri düzenleyeceğiz. Öğretmenler Gününü ise kutlamayacak ve riyakarca kutlamaları kabul etmeyeceğiz. O gün üretimden gelen gücümüzü kullanarak iş bırakacak ve Başöğretmenimize şükranlarımızı sunacağız. 25 Kasım'da Başkent'te düzenleyeceğimiz büyük buluşmamızda ise Fakir Baykurt'un yoldaşları olarak el açmayacak, ders vereceğiz Haklıyız, kazanacağız!"

Editör: Özgür CAN